dans hocası olmak süper birşey

dans hocası olmak süper birşey

Dans Hocası Gözde
Merhabalar, “anlatacağım hikaye tamamen gerçektir” gibi klişe bir cümle
kurarak başlamak istemiyorum, okuduktan sonra siz kararınızı verirsiniz
zaten. Bundan bir sene önce tanıştığım ve heyecan dolu bir gece
yaşadığım Gözde’yi size anlatmak istiyorum.
Gözde, İstanbul’da Latin dansları hocası olarak çalışmaktaydı. Ben de bu
vasıtayla tanıştım kendisiyle. Bir gün, internet üzerinden dans dersi
kampanyasını okuyan o dönemki kız arkadaşım, “Mert n’ooolur biz de
gidelim, hem çok da ucuz, bir iki ders dener olmazsa bırakırız” diyerek
beni kandırdı. İnternetten kampanya kodunu aldık ve kursa yazıldık. İlk
derse gidip de dans okulunda hocamızı gördüğümde şaşırmıştım doğrusu
çünkü eğitmen olarak bir erkek bekliyordum. Genelde erkekler ders verip
yanına partner olarak bir kadın hocayı alırlardı. Fakat bu sefer durum
tersti.
Gözde vücudunu tamamen saran streç bir kot pantolon üzerine, tam
kararında bir göğüs dekolteli bir body giymiş bizi bekliyordu. Hocamızla
tanıştık. Kız arkadaşım Ebru gayet mutluydu çünkü arka planda çalan
müziğin etkisine kendisini kaptırmış, dans alemine hızlı bir giriş
yapmıştı bile. Kampanya nedeniyle grup dersine ilgi de bir hayli
yoğundu. Yaklaşık 25-30 kişi vardı ve çoğunluğu bizim gibi sevgili
çiftler oluşturuyordu. Bunun dışındaysa normal olarak tek başına gelen
erkek yok gibiydi.
Gözde hoca hepimizi arkasına alarak ayna karşısında ilk adımları
göstermeye başladı, bizim memlekette kızlar zaten doğuştan yetenekli
gibiler fakat ben de hızlı kapıyordum ve kısa bir süre içinde erkekler
arasında sıyrılmaya, dikkat çekmeye başladım. Ama benim aklım ne dansta,
ne de müzikteydi. Tek yoğunlaştığım, önümüzde bize hareketleri gösteren
Gözde’nin güzel kıvrımlara sahip kalçalarıydı. Daracık kot pantolonu
götünün tüm ayrıntılarını bizlere sunuyordu adeta. Gözde adımları
atarken, dönüşleri yaparken aklım başımdan gidiyordu fakat bu daha ilk
dersti ve nasıl bu kadar etkilendiğimi anlayamamıştım. Üstelik yanımda
da gayet alımlı bir kız, yani sevgilim vardı, hatta vücudunun daha güzel
olduğu ortadaydı. Kurstaki diğer çocukların sevgilime bakışlarından ve
onunla dans hareketlerini yapabilme yarışına girmelerinden anlaşılıyordu
bu. Aynı evde kaldığımız için akşama rahatlıkla sikebilirdim Ebru’yu.
Fakat dediğim gibi olay sadece dış görünüş değildi, Gözde de başka bir
şeyler vardı çözemediğim…
Aslında size kısaca onu tarif etsem iyi olacak galiba. 1.70 boylarında,
çekik gözleri ve düz saçlarıyla girdiği her ortamda kendini belli eden
bir kızdı. Bunun dışında küçük göğüsleri vardı fakat herhalde push up
tarzı sutyenle bu durumu telafi etmeyi biliyordu. Eh dans hocası olması,
vücudunu daha iyi tanıması ve onu daha seksi gösterebilmesini
sağlıyordu. Dans sırasındaki temaslarımızda bir başka fark ettiğim
özelliği de oldukça uzun parmaklara sahip olmasıydı. Güzel iri dişleri
ve gamzesi ise gülücüklerinin etkisini artırıyordu. Gülmeyi ve naz
yapmayı çok seven Gözde, hocamız olmasına rağmen bir çocuk gibi ilginin
sürekli kendisinde olmasını istiyordu. Belki de bu özelliği ilk başlarda
ona yönelmeme neden oldu, çünkü beni de kendisine ilgi göstermek
zorunda olduğumu hissettirerek kandırmıştı.
İlk ders bitip eve döndüğümüzde Ebru, yıllardır istediği dans ortamına
girmiş olmanın hevesini yaşıyordu. Benim ilgili olduğumu düşünerek daha
da sevinmişti. Benim ise kafam oldukça karışıktı, adeta takılıp
kalmıştım. Sürekli Gözde’nin gülüşü, hareketleri geliyordu gözlerimin
önüne.
Ertesi gün hemen aradım buldum ve facebook’tan arkadaş olarak ekledim
kendisini. Çok çabuk kabul etti, demek ki sosyal medyayı aktif olarak
kullanıyordu. Aklınıza geldiği gibi, yapılacak ilk iş olarak
fotoğraflarını incelemeye koyuldum. Gezmeyi seven bir kızdı ve yurt
dışında gittiği ülkelerde bir sürü fotoğrafı vardı. Rahat giyinmeyi
sevdiği belliydi, özellikle mini etekli, taytlı fotoğrafları hafızama
almaya başladım. Hele Kaş tatili fotoğraflarında bikinili halini görünce
bir an durdum ve bu fotoğraflara daha ayrıntılı bakmam gerektiğine
karar verdim. Çünkü iş yerinde yeterince konsantre olamıyordum haliyle.
Tam profilinden çıkarken gözüme bir fotoğraf ilişti ve birisiyle sarmaş
dolaş olduğunu gördüm. Kısa bir incelemeyle erkek arkadaşı olduğunu
anladım ve canım oldukça sıkıldı bu duruma. Neden böyle olduğunu, bu
kıza karşı ne düşündüğümü bilemiyordum. Zaten benim de sevgilim vardı,
neden canımı sıkmıştı ki onun da hayatında birileri olduğunu bilmek?..
Ebru’yla aramızda hiçbir sorun yoktu, gayet iyi anlaşabiliyorduk. Hayata
bakışımız da benziyordu, günümüzü yaşıyorduk anlayacağınız. Öyle hemen
ciddiyete bindirelim ilişkimizi, sözdü nişandı vs. hiç işimiz yoktu.
Yani çoğu erkeğin arzuladığı bir vaziyetti benimkisi. Gözde’nin erkek
arkadaşı olduğunu gördükten sonra ve Ebru’yla olan durumumu tekrar
düşünerek Gözde’ye karşı bir girişimde bulunmamaya karar verdim.
Fotoğraflarından, onun da erkek arkadaşıyla mutlu olduğu belliydi.
Sadece dans derslerine yönelmek en iyisi olacaktı.
Fakat kader buna izin vermedi maalesef. Zaman geçiyor, dans dersleri
gayet güzel ilerliyordu, üçüncü kura geçmiş artık ufak ufak bir şarkıda
dans eder hale gelmiştik. Dans gecelerine katılıyor, pratikle de
dansımızı güçlendiriyorduk. Sınıfta artık aranan erkek olmuştum, Ebru
havalarda uçuyordu, bir sonraki dans yarışmasına hazırlanmayı kafasına
takmıştı. Ayrıca dans grubumuzdaki insanlar birbirleriyle oldukça iyi
anlaşır olmuşlardı. Dans grubu dışında bir arkadaş grubuna dönüşüyorduk
giderek. Dans geceleri de bu arkadaşlığı hızlandırmıştı. Piknikler,
geziler yapmaya başlamıştık. Gözde de bu gruptaydı ve artık iyi
arkadaşlarımdan biriydi. Ondan kurtulamıyordum, sürekli yakınımdaydı. Ve
grup içinde en iyi anlaşanlardandık. Hadi ben isteyerek yapıyordum, hep
onun yanında oturmaya falan çalışıyordum da, onun da hep bana bakarak
konuşması vs. tuz biber olmuştu resmen. Ebru’nun dans yarışması fikrini,
onu grubumuzdan bir başka erkekle partner yaparak atlatmamın ardından
iyiden iyiye Gözde’ye aşık olduğumu düşünmeye başlamıştım.
Facebook fotoğraflarını, dans grubuyla çekildiğimiz fotoğraflarına
bakıyordum sürekli. Ayrıca erkek arkadaşının bu gruba girmemesi ve
uzakta durması beni daha da gaza getiriyordu. Onun bulunmadığı ortamda
çok daha rahat hareket edebiliyordum haliyle. Bir gün öğrendiğimiz
bachata dansı hareketlerini, dans gecesinde göstermemizi isteyince
Gözde, “gel beraber dans edelim, uygulamalı olarak, hissederek test et
bakalım öğrenmiş miyim?” diyerek onu dansa kaldırdım. Bilenler vardır
belki, bachata oldukça seksi bir dans. Kızın bacaklarının arasına
giriyorsunuz ve adeta yapışık olarak dans ediyorsunuz, ritimlerinde
kızın kalçasını atması var ki o sırada ne kadar şanslı bir erkek
olduğunu düşünmeyen yoktur. Neyse, Gözde bu hareketleri yaparken onu çok
iyi yönlendirdiğimi görünce, bizi izleyen diğer öğrencilerine hava
atmak için daha seksi dans etmeye başladı. Bu durum beni çok
heyecanlandırdı ve sikim kalkmaya başladı. İlk başlarda saklamaya ve
sikimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım fakat dediğim gibi, yapışık olarak
dans ettiğimiz için bunun imkanı yoktu. Artık koyvermiştim ve sikim
arada Gözde’nin bacağına sürtüyordu, sürtmek biraz hafif kaldı belki,
adam akıllı abanıyordum ona doğru. Bir anda, gözlerim karardı ve onun
parfümüne karışan hafif terlemiş teninin kokusu beni benden aldı.
Kalbimin fırlayacağını sandım bir anda. Kalp atışlarımı zonklayan
sikimde hissediyordum. Kendime hakim olamıyordum. Yüksek müziğin ve
karanlık dans ortamının etkisiyle, ne olduğunu anlayamadan ona sıkıca
yapışarak boşalmaya başladım. 27 yaşında bir adamdım ve hayatımda ilk
defa toplum içinde pantolonuma boşalıyordum. Gözde’nin fark edip
etmediğinden emin değildim çünkü hala öğrencilere havasını atmakla
meşguldü. Son bitiriş hareketimizi yaptıktan sonra birbirimize gülerek
grubun yanına döndük. Galiba bir şey anlamamıştı. Ben hızlıca tuvalete
yol aldım tabii ki. Boxerımı çıkararak hedefine ulaşamayan spermlerimi
temizledim ve çöp kutusuna attım, Allahtan izi pantolonuma geçmemişti. O
gecenin geri kalanını iç çamaşırsız geçirdim ama aklım hala o
anlardaydı…
Bu ilk olayın ardından Gözde benim için ulaşılmaz bir hedef haline
geldi. Bir türlü ona açılamıyordum ama ondan kurtulamıyordum da…
Aradığım ona aşık olmak değildi. Düpedüz onun içine girmek istiyordum
ben. Hem de ilişki durumlarımızda hiçbir değişiklik yapmadan. Benim
sevgilim Ebru’ydu ve varsın öyle kalsındı. Gözde de erkek arkadaşıyla
mutlu mutlu yaşayabilirdi. Ben yalnızca ona hakim olmak istiyordum. Elde
edememenin verdiği hırs onu eze eze sikme isteğine dönüşüyordu.
İlerleyen zamanda birbirimizin evine girer çıkar olmuştuk. Kalabalık
grubumuzla ev partileri düzenliyorduk ayda birkaç kez.
Ben artık dengemi yitirmiş, onun bulunduğu ortamlarda onu hayal ederek
otuzbir çeker hale gelmiştim. Hayatımın hiçbir döneminde sevgili sorunu
yaşamamış biri olarak bu kadar abazanlık tuhaftı doğrusu.
Arkadaşlarımızın evinde, onların tuvaletinde, Gözde’yi domalttığımı
hayal ederek boşalıyordum. Dans dersindeki tavırları ve beraber dans
ettiğimizdeki temasları aklıma her geldiğinde inanılmaz bir seks isteği
oluşuyordu içimde. Tahmin edeceğiniz gibi Ebru’yu sikişlerimin yarısı
Gözde’yi siker olmuştum. Ebru’yu yüzükoyun yatırıp altımda inletirken,
kulağına gizli gizli, hafif hırlama şeklinde “Gözde” diye hitap
ediyordum. Ne dediğim anlaşılmıyordu tabii ama bana yetiyordu…
Hatta bazılarınıza iğrenç gelebilecek şeyler de yaptım kendimi tatmin
etmek için. Bir akşam Selimle Banuların evinde toplandığımızda, yine
tuvalette boşalıp spermlerimi bir bardağa almıştım ve mutfakta gizlice
gözdenin mohitosuna katıp karıştırmıştım. Limonun verdiği bulanıklığı
avantaja çevirmiştim ama Gözde’nin “bunun tadı niye bu kadar tuzlu?!”
sorularından sonra millet içkiyi denemek isteyince soğuk terler de
dökmedim değil. Fantezim biraz yarım kalmıştı anlayacağınız. Zor bela
diğerlerinin tatmasını engelledim ama az da olsa Gözde benim dölümün
tadına bakmıştı neticede!
Zaman ilerledikçe Gözde alanında popüler bir hoca olmaya başlamıştı.
Dans salonunun işleri onun sayesinde oldukça iyi gidiyordu. Artık
derslere yetişemiyordu ve bunu fırsat bilen Gözde fiyatını iyiden iyiye
artırmıştı. O kampanyadaki ders fiyatlarının yanından geçilmiyordu. Ben
de artık mecburen çekilmeye başladım dans camiasından. Ebru ise dans
yarışmasına hazırlanıyordu ve onun ayrılması gibi bir durum söz konusu
değildi. Açıkçası Gözdeler de prestij için böylesi bir yarışmacı çifti
bırakmak istemiyorlardı. O kış iş hayatım da inanılmaz yoğun geçiyordu,
mesailerden başımı kaşıyacak vakit bulamıyordum adeta. Eve geldiğimde
çoğunlukla televizyon başında biraz zaman geçirip yatar hale gelmiştim.
Bu monotonluk sırasında tek tesellim Ebru’nun daracık amı olmuştu. O
konuda yorgunluk dinlemiyordum açıkçası.
Mevsim bahara doğru dönerken Ebruların da yarışma tarihi yaklaşıyordu.
Provaları artırmışlardı. Gözde de onlara özel ders veriyordu yarışmaya
yetiştirebilmek için ve dans salonunda boş yer bulmak sorun olduğu için
bu özel dersler bizim evde yapılır hale gelmişti.
Ve nihayet o unutulmaz geceye gelmiştik. O gün akşam 9’a doğru işten
yorgun şekilde geldim ve içeri girdiğimde Ebru ve dans partneri Burak’ın
bizim evde Gözde’nin gösterdiği hareketleri yapmaya çalıştıklarını
gördüm. Hemen fantezi dünyanızı grup sekse doğru yönlendirmeyin
arkadaşlar, rutin dans provalarını yapıyorlardı bizim evde. Akşam 10
buçuğa doğru ders bitti ve Burak çıktı. Bizim kızlar muhabbet etmek
istedikleri için evdeki tekilayı çıkardılar. Ben de iş yorgunluğunu
atmak için katıldım onlara ve üç shot üst üste attık birlikte. Bu
hepimizi iyice gevşetmişti. Gözde’nin uzun zamandır görmediğim güzel
gülüşü, gamzeleri yine kendini gösterir olmuştu gecenin ilerleyen
saatlerinde. Eski günlerden, danstaki beceriksizliklerimizden falan
konuşarak eğlendik bayağı. Aslında Gözde’nin evi yakın sayılmazdı
İstanbul Anadolu yakasındaydı. Hiç bahsi geçmedi ama bizde kalacaktı
galiba. Bu sırada Ebru’dan umulmadık pas geldi ve “ben yarın işe böyle
gidemem, dans dersinde acayip yordun bizi Gözde, su gibi terledim senin
yüzünden, muhakkak banyo yapmam lazım benim” dedi ve banyoya doğru
yöneldi. Benim kalbim tıpkı o bachata gecesindeki gibi küt küt atmaya
başladı. Burada anlatılan hikayelerde genelde kızların kalbi hızlanıyor
fakat bende durum tersiydi 🙂 Gözde salonda, karşı koltukta, alkolün
verdiği rahatlıkla uzanmıştı. İkimiz de sarhoş falan değildik, olsa olsa
en fazla çakır keyiftik. Fakat o sırada Gözde’nin bakışlarında bir anı
yakaladım. Facebook fotoğraflarında gördüğüm ve Gözde’nin bir keresinde
dans grubuna “ o akşam fena içmiştik, nasıl bitti hatırlamıyorum”
şeklinde anlattığı bir yaz gecesindeki bakışlardı bunlar. Hafif
kısılmış, o güzel gözlerinin içine başka başka anlamlar yüklenmiş
bakışlar… Benimle ilgisi olup olmadığını hiç bilemiyordum. Daha önce
bahsettiğim gibi Gözde sürekli dikkat çekmeyi seven bir kişiydi ve bu
nedenle diğer duygularını ayırt etmek zor oluyordu. Bana özel bir ilgisi
yoktu, sadece benimle daha iyi anlaşıyordu o kadar diye düşünüyordum.
Çünkü bunca süre geçmesine rağmen tüyo vermemesi imkansızdı. Benimkisi
tek taraflı bir seks takıntısıydı. Neyse o bakışları yakaladığım anda
adım atmam gerektiğini hissettim. İç güdülerim beni harekete geçirmek
üzereydi. Ama yanlış bir hareketimle tüm ilişkilerimi kaybetme riskini
de taşıyordum. Gözde’nin ters bir tavrı Ebru’nun benden uzaklaşması
demek olabilirdi…
Zaman daralıyordu. Ebru banyoya gireli on dakika olmuştu bile… Çıkmadan
bir şeyler yapmam şarttı. Allahtan banyoda uzun kalan tiplerdendi Ebru.
Bu da bana bir yirmi dakika kadar daha kazandırırdı. Kafam bu planlarla
meşgulken bir yandan da Gözde’yle havadan sudan muhabbet ediyorduk. O
sırada açık durumdaki televizyonda reklamlar oynuyordu. Ünlü bir manken
çıkınca ekrana, ikimiz de aynı anda “hiç tipim değil bu kız” dedik ve
sonrasında birbirimize bakıp kahkahayı patlattık. Sonra ben Gözde’ye
“peki sana güzel gelen bir oyuncu söyle bakalım” dedim. Gözde de “Bence
…. “ (isim yazmak doğru olmaz diye buraya yazmıyorum) diye cevap verdi. O
sırada iç güdülerim beni yine hakimiyeti altına aldı ve onun oynadığı
filmden bir sahneden bahsederek “ben yakalasam o pozisyonda hiç kaçarı
olmazdı” deyiverdim birden. Gözde’yle şimdiye kadar cinsel içerikli
hiçbir konuşma geçmemişti aramızda hele ki baş başa kalmış durumdayken
hiç . Gözde’nin tavrı bir anda değişti ve sohbetin gidişatından
hoşlanmadığını hissetmiştim. Fakat benim durmaya niyetim yoktu ve
Gözde’yi laflarımla sıkıştırmaya devam ettim, “Dans ederken de seni kim
bilir kimler hayal etmiştir” diye üsteledim. Suratı tamamen atmıştı
Gözde’nin. “Ne biçim konuşuyorsun Mert, bu benim profesyonel olarak
yaptığım bir iş!” diye çıkıştı bana.
-“O yüzden mi hep ilgi çekmeye çalışan, bakışların sende odaklanmasını
ve tüm erkek öğrencilerin gözlerinin vücudunda gezinmesini isteyen bir
tavır içindesin?” diye sordum alaycı şekilde.
Gözde afalladı bir anda ve ne diyeceğini bulamadı. Çünkü başkalarının
farkında olmadığını düşündüğü bir boşluğunu yakalamıştım onun.
-“Dans etmek estetik bir olaydır zaten…” gibi teorik bir şeyler
gevelemeye başladı Gözde.
– “Bachata yaptığımız gece, sen öğrencilerine kendini sergilerken ben
hiç öyle hissedemedim ama. Senin yüzünden üstüme boşaldım ve tüm gece iç
çamaşırsız dolaşmak zorunda kaldım” dedim.
Gözde’nin şaşkınlığı devam ediyordu. Anlaşılan tahminim doğruydu ve o
gece olanlardan bir şey anlamamıştı. En fazla normal zamanlarda diğer
erkeklerle dans ettiğinde yaşanan ereksiyon durumları gibi algılamıştı.
Ebru’nun bana aktardığı kadarıyla, bunlar kızlar arasında espriyle
konuşulan ufak dedikodu olaylarıydı. Fakat benim bu sözlerim yeterince
şok etkisi yaratmıştı Gözde üzerinde. Biraz evvel attığı üç tekila
shot’ın etkisi falan kalmamıştı sanki…
Hareketsiz halde kalan Gözde’ye doğru yaklaşmak için oturduğum koltuktan
kalkınca, Gözde refleksle bacaklarını kendisine doğru çekerek savunma
pozisyonuna geçti ve ben de koltuktaki o boşalan kısma oturdum. Artık
ikimizde aynı koltukta, birbirimize temas eder durumdaydık.
-“Şimdi” dedim, “şimdi yapacaklarımdan ötürü hiçbir ses çıkarmayacaksın,
Ebru banyodan çıkana kadar bana itaat edeceksin o kadar, tamam mı?”
diye sordum.
-“………” Gözde anlayamamış tavrını sürdürüyordu ama gözlerinde tecavüze
uğramak üzere olduğuna dair bir korku da sezilmiyordu.
-“Ebru 10 dakika sonra çıkar banyodan, bana uzun süredir yaşattığın
duyguları üzerimden atabilmem için, kendimi bunlardan kurtarabilmem için
sana dokunmam şart!” diye vurguladım ısrarla.
-“Yoksa bugün olmazsa ileride mutlaka sana dokunmaya çalışacağım
mutlaka” dedim.
-Gözde, “Benim erkek arkadaşım olduğunu bilmiyor musun Mert?” diye
çıkıştı çaresizce.
-“Olabilir”. Elim yavaşça ona doğru uzanmaya başlamıştı bile. “Benim
istediğim zaten bunun devam etmesi, ben seni sikerken sevgilinin
bilmesine gerek yok ki”. Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştim.
Bu sırada sol elim, ilk dans dersinde vurulduğum kalçalarında gezinmeye
başlamıştı. Gözde’nin de nefes alışı hızlanıyordu fakat şimdiye kadar
hiç bu kadar aciz duruma düşmemişti. Bu, onu yıkıyordu, her zaman dikkat
çeken ve istediğini alan bir kız olmuştu. Ama artık çaresizdi, sesini
çıkarırsa otoritesini kaybedecekti. Benim Ebru’dan ayrılmayı göze
aldığımı sanarak blöfümü yemişti açıkçası, bu tabloda sadece kendisi
Ebru’ya rezil olacaktı. Öte yandan sonucu kabullenmeye, kendisini göre
göre siktirmeye de razı olamıyordu karakteri gereği. Yaşadığı ikilem
vücudunun her yerinden belli oluyordu. Titremeye başlamıştı, tüyleri
diken dikendi, kesik kesik nefes alıyordu, göz bebekleri de inanılmaz
derecede büyümüşlerdi. Ama direnmeye yönelik bir hareket
sergileyemiyordu bedeni. Biraz önce korkudan topladığı dizleri çözülmeye
başlamıştı. Göz göre göre razı olduğu bir tecavüzü tatmak üzereydi…
Ben ise susmuyordum, konuşmalarımla iyice kafasını bulandırıyordum. Dans
grubundaki ortak arkadaşımız olan bazı erkeklerin hal ve hareketlerini
ona başka şekilde aktararak sanki herkesin onu sikmek için yanıp
tutuştuğunu aktarıyordum Gözde’ye. Bahsettiğim erkeklerle Gözde
hakkında, aslında hiç olmayan dedikodularımızı anlatıyordum ona
gerçeklermiş gibi. Ebru’dan aldığım ereksiyon dedikodusunu pazarlıyordum
ona. Ardından fotoğraflarından bahsediyordum, benim de hayallerimi
süslediğinden falan… Değer verdiği tüm dans yaşamını alt üst ediyordum
aslında, böylece bana kendini daha çok verecekti ki düşündüğüm gibi de
oluyordu. Tamamen hareketsiz şekilde altıma almaya başlamıştım Gözde’yi…
Uzun süredir boş yere spermlerimi akıttığım Gözde birazdan benim
olacaktı, içerdeyse Ebru banyoda yıkanmaya devam ediyordu. Gelen su
sesinden daha işinin bitmediği anlaşılıyordu. Ben ise salonda onun dans
hocası Gözde’nin hafif bol tişörtünün altından küçük göğüslerine
ulaşmaya çalışıyordum usulca.
Gözde kısık sesle sadece “yapma Mert… yapma…” diyordu. Push up
sütyeninden elimi sokarak minik memesine dokunmaya başlamıştım. Kalp
atışları inanılmazdı.
“Sana tecavüz ettiğimi biliyorsun değil mi?” diye sordum, onu açıkça
kışkırtıyordum. “Evet…”
“Üzerindekileri çıkarmak için neler vermezdim ama buna vaktimiz yok,
Ebru’ya yakalanmamak için hemen işimizi bitirmemiz gerek, hadi sen de
yardım et bana” dedim. Hiçbir şey yapmayacağını biliyordum ama belki
kışkırtarak direnirse daha zevkli olacağını bildiğim için yapıyordum
bunu.
“Seni hiç affetmeyeceğim”. Gözde kabullenmişti tamamen. Pes ediyordu,
bunlar sadece kendisine söylediği sözlerdi. Dans için giydiği bol
pantolonu ve aynı anda içindeki iç çamaşırını dizine doğru sıyırdım
hızlıca… Hedefime odaklanmıştım…
“Seni hiç öpmüyorum, çünkü sadece hızlıca seni sikmek istiyorum dans
hocam”
“Seni hiç affetmeyeceğim.” yineledi Gözde.
Kotumun düğmelerini çözerek boxerımdan kalkmış olan sikimi çıkardım
dışarı. Artık Gözde’nin kılları yeni temizlenmiş amı ile sikim arasında
10 santim kalmıştı. Yaklaşıyordum. Sikimin başı amının dudaklarına
değdiğinde Gözde aniden irkildi. “Seni adi herif, ben sevgilime ne
diyeceğim?!”
Banyodan duş sesi geliyordu, Gözde burada bana bağırıyordu ve sikim
yavaşça Gözde’nin amında ilerliyordu. “Bu ıslaklığın nedeni ne hocam?”
diye alaycı şekilde sordum. Sikimi hafifçe tükürüklemem yetmişti, amının
dudakları açılıyordu kenarlara doğru…
Daha rahat hareket edebilmek için Gözde’nin pantolonunun tek bacağını
çıkardım. İçindeki tangasıyla birlikte pantolonu öbür dizinde kalmıştı
sadece. Amacıma ulaşmış mıydım? Koltuğun önüne diz çökerek Gözde’yi
kalçalarından önüme doğru getirdim. Sütyenini çıkarmadan yukarı doğru
sıyırdım. Koltuğun üzerindeki Gözde’nin bacaklarını omzuma alarak zaten
ufacık göğüslerini elliyor, Gözde’yi ileri geri sikiyordum.
“Hızlanmamı ister misin tatlım?”
“………” sadece sessizlik ve vuruşlarımla gelen iniltileri…
“Anlaşılan istiyorsun!” diyerek koltuğa iyice yapıştırmaya başladım
Gözde’yi. Amı iyice sulanmış, davetsiz misarifinin en uç noktalarına
kadar erişimine izin veriyordu artık. “şlak… şap… ” birleşen
vücutlarımızın çıkardığı sesler ve iniltilerimiz vardı sadece odada.
Ben Ebru’nun çıkmasından ve bu zevkin yarım kalmasından korkarken o
sırada Gözde’nin sevgilisi Can aradı. Koltukta yanında duran cep
telefonunun çalması ve ekranda “Sevgilim” yazısını görmemizle ikimiz de
şok içinde durduk… Sikim içindeydi… en derininde onu bekliyordu…
“Alo.” Dedi Gözde, “sevgilim n’apıyosun?”. Karşıdaki konuşmayı
anlayamıyordum fakat Gözde’nin cevabından, Can’ın bize gelmek üzere
olduğundan bahsettiğini anlamıştım “Ne, buraya mı?!”
“Nerelerdesin aşkım, çok yakın mısın? Hani biz bir iki hareket
yapıyorduk da onun için soruyorum, prova bitmek üzere” Gözde’nin Can’a
çaktırmama isteğini anlar anlamaz, o konuşmaya devam ederken sikimi
tekrar Gözde’nin amına sokup çıkarmaya başladım. “ıhh..” Can.. ıhh..
Aşkım prova bitsin sen öyle… ahh.. geell..”
Konuşmasındaki gariplikten Can’ın bir şeyler sorduğunu anlıyordum, Gözde
inlemelerini tutmaya çalışıyordu. Ben ise orta parmağımı göt deliğinin
etrafında dolaştırıyordum.
“Hadi Gözde, bize şu hareketi tekrar edecektin!” diye yüksek sesle
seslendim. Gözde’nin gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Ne yapıyorsun sen
der gibi bana bakıyordu. Parmağımı hafifçe göt deliğine sokmaya
başlamıştım, amını da hızlı hızlı sikmeye devam ediyordum. “Aşkım ohh..
seninle yarım sa… ohh.. at sonra.. Mertlerde görüşürüz.. ıhhh.. tamam?”
Can ikna olamamış şekilde telefonu kapattı.
“Mertlerde… “ demişti Gözde, benim adımı söylemişti o durumda… “Adımı ne
de güzel söylüyorsun öyle Gözdem” . Gözde bize zaman kazandırınca
rahatlamıştım, Can’ın gelmesine bir süre daha vardı ve Gözde’yi domaltıp
sikmeyi düşünüyordum ama…
Ama o sırada banyo kapısının açılma ses geldi. Can yüzünden Ebru’yu
unutmuştum ben. Koridorun sonundaki banyodan salon gözükmüyordu ama
sonuçta sevgilim banyodan çıkmıştı, biz ise Gözde’yle salondaki koltukta
sikişiyorduk…
Gözde, Can’ı atlattıktan sonra gözünü de karartmıştı. Ben zaten hala
içindeydim, “Aşkım çıktın mı banyodan?”
“Evet, iş için iyi oldu valla rahatladım baya” diye seslendi Ebru
koridordan.
Sessiz olmalıydım ama Gözde’nin sıcacık amından çıkmak da istemiyordum.
Sol elimi memelerine götürdüm, sağ elimin orta parmağı ise hala göt
deliğindeydi. Gözde’nin gözlerinin içine bakarak sessizce sikmeye devam
ediyordum. Gözlerimle yalvarıyordum ona, birbirimizi hissetmeye
başlamıştık, bakışlarımızla duygularımızı paylaşıyorduk.
-“Aşkım siz ne yaptınız?” diye sordu Ebru, ben cevap verecek halde
değildim sikimin damarları iyice dışarı çıkmış, aklımı başımdan almıştı.
Sikimin zonklamalarını Gözde’nin de hissettiğinden emindim.
“Mert? Gözde? Ne öyle sessiz sessiz oturdunuz mu ya siz, televizyona mı
daldınız?” Ebru soruyordu da daldığım televizyon değil, Gözde’nin
kendisiydi. “Hee, evet çok güzel bi film var, ona bakıyoruz” dedim.
Gözde’yle ağızlarımız iyice açılmıştı, zirve noktalarda dolaşıyorduk,
ses çıkmasın diye sikimi dibine kadar sokamıyordum taşaklarım götüne
çarpıp şaklamasın diye. Yavaş yavaş içine girebiliyordum Gözde’nin ama
yine de aynı zevki alıyorduk ikimiz…
-“Amaan neyse sizi sıkıcılar, ben içeride saçımı tarayıp öyle geliyorum,
siz filminize devam edin”
Beklediğim cevap gelmişti, şanslı günümdeydim işte. Gözde’nin
bacaklarını omzumdan indirdim ve öyle devam ettim. Hızlanıyordum…
Gözde’nin ağzı iyice açılmış, suratını yana doğru çevirerek gözlerini
kısmıştı, kendinden geçiyordu. Sikimi kökleyerek içinde bir anda durdum
ve tüm kasıklarına vücudumla baskı yapmaya başladım. Sonrasında sikimi
dışarı çıkarmaya başladım ama yavaşça… Sikimin başı çıkmak üzereyken
yeniden kökledim ve yine durdum. Vücudumla baskıya devam ediyordum. Bu
sefer Gözde altımda hareket etmeye başladı. Çok geçmeden kasılmaya
başladı, olanlara inanamıyordu, kendinden geçmişti ama altımda kasıla
kasıla orgazm oluyordu resmen. Hareketleri durağanlaşınca kulağına
eğildim ve “teşekkür ederim” dedim. Ne demek istediğimi anlayamadan
sikimi çıkararak üzerine ve çoğunlukla suratına doğru boşalmaya
başladım. İlk attırmam göbek deliğinin yakınına düştü. Spermlerim
çoğalarak akmaya devam ediyordu. Suratına, tam meşhur gülücüğündeki
gamzesinin olduğu yere döllerim fırladı. Anlaşılan daha önce kimse
Gözde’nin suratına attırmamıştı. Ne yapacağını bilemedi ve refleks
olarak elini suratına götürdü. Döllerim uzun parmaklarına bulaşmıştı.
Sikimde kalan son damlaları da amının çevresine boşalttıktan sonra
hızlıca üstümü düzelttim. Gözde’nin de üstünü öylece, dölleri hiç
temizlemeden toparladım. Tişörtünün üzerinden göbek deliğindeki dölümün
izi hemen çıktı ama bu düşüneceğimiz en basit mevzuydu.
Ayağa kaldırdım Gözde’yi, Ebru odadan çıkmış salona doğru geliyordu.
Hızlıca dans pozisyonu alarak pratik yapıyormuşuz gibi davrandım. Ama
öncesinde Gözde, eline bulaşmış döllerden ötürü elleri açık, hareketsiz
şekilde duruyordu. Elini tuttum, parmağını ağzına götürdüm. Çenesini
çekmeye çalışsa da başarılı olamadı ve dölümü ağzına aldı. Tahmin
ettiğiniz lafı söyledim “Mohito’nun tadı neden öyleydi şimdi anladın
mı?”
Ebru salonda bizi dans ediyor gibi görünce “yeniden dansa mı başlıyorsun
sevgilim?” diye sordu… Şimdilik yırtmıştım…

Bir yanıt yazın